19 Kasım 2007 Pazartesi

kadınlar, rüyalar, ejderhalar


"Bildiğimiz kadarıyla insansıların evrim geçirip insana dönüştüğü tropik bölgelerde, türün temel gıdası bitkilerdi. (...) o bölgelerdeki insanlar yüzde 65 ila 80 oranında toplayıcılık yaparak besleniyorlardı; yalnızca kutup iklimlerinde et başlıca gıda maddesi olarak kendini gösteriyordu. (...) Tarih öncesinin ortalama insanı, haftada on beş saat kadar çalışarak gül gibi geçinip gidiyordu. İnsan haftada on beş saat çalışmayla hayatı kazanabiliyorsa, başka şeyler için pek fazla zamanı kalıyor demektir. O kadar ki, belki de hayatlarını renklendirecek çocukları, el işçiliği, aşçılık, şarkı söylemek gibi yetenekleri ya da kafa yoracak pek enteresan düşünceleri olmayan huzursuz tipler, bu zaman bolluğu yüzünde şöyle bir dolanıp mamut avlamaya karar vermiş olabilirler. Sonra da becerikli avcılar sırtlarında bir ton et, bol bol fildişi ve bir hikâye taşıyarak yorgun argın geri dönüyorlardı. Hayatı değiştiren şey et değildi burada. Hikâyeydi. Yabani yulaf tohumlarını ellerimin bütün gücüyle asılıp kabuğundan kopardım, (...) sonra pirelerin ısırdığı yerlerimi kaşıdım. Ool komik bir şey anlattı, derken dereye gidip bir su içtik, biraz da kertenkeleleri seyrettik, sonra oralarda biraz daha yulaf görmeyeyim mi... diye devam eden bir macerayı şöyle gerçekten sürükleyici bir hikâye haline getirmek hiç kolay değil. Mızrağımı o kıllı, devasa gövdeye sapladım; o sırada canavar Oob’u kocaman dişlerinden birine geçirmiş havada savuruyor, Oob avaz avaz haykırarak kıvranıyor, kanı kıpkızıl yağmur gibi üstümüze boşanıyordu, neyse ki şaşmaz okumla mamutu tam gözünden vurdum, beyni dağılınca hayvan devrildi, Boob da onun altında kalıp un ufak oldu... gibi bir anlatıyla karşılaştırılamaz, klasmana bile girmez. Bu ikinci hikâyede yalnız eylem değil, bir de kahraman var. Kahramanlar güçlüdür. Siz neye uğradığınızı anlamadan bir de bakarsınız ki yabani yulaf çayırındaki adamlar ve kadınlar, onların çocukları, yapıcıların el becerisi, düşünenlerin düşünceleri ve şarkıcıların şarkıları o örgüye eklenmiş, hepsi kahramanın öyküsünde göreve koşulmuş. Ama hikâye onların değil kahramanın hikâyesi."Ursula K. Le Guin; Kadınlar, Rüyalar; Ejderhalar; s. 52-53; Metis Yayınla

Hiç yorum yok: