21 Kasım 2007 Çarşamba

en uzak sahil

"....Burada alacakaranlıkta tüm hava, bu küçük tırtılcıklarla beslenen küçük gri yarasalarla dolardı.Bu yarasalar çok fazla tırtılcık yer ama engellenmezlerdi; ipek dokumacıları gri kanatlı yarasaları öldürmeyi gerçekten de kötü bir kehanet olarak kabul ederler. Çünkü, eğer insanoğlu tırtılcıkların sırtından geçiniyorsa, elbette küçük yarasaların da bunu yapmaya hakkı vardır......"

"...Arren bunları düşünerek sessizleşti. Sonra büyücü yavaşça konuşarak, 'Yapılan bir eylemin, öyle gençlerin zannettikleri gibi, insanın bir taşı yerden alıp fırlatmasından, o taşın bir yere çarpması veya sıyırıp geçmesinden , böylece de bu işin bitmiş olmasından ibaret olmadığını görebiliyor musun Arren?' dedi. 'Taş yerden kaldırıldığında, yer hafifler, onu tutan el de ağırlaşır. Fırlatıldığında yıldızların dolanımları tepki verir ve vurduğu veya düştüğü yerde evren değişmiş olur.

"....Çevik Atmaca sadece, "Mumun ışığını görebilmek için, onu karanlık bir yere götürmek gerekir.", dedi...."

".. Ve bunu bilmek çok değerli. Çok büyük bir armağan. Ben olma armağanı. Çünkü sadece kaybetmeye razı olduğumuz şey bizimdir....Bizim acımız, bizm hazinemiz, ve insanlığımız olan bu benlik, sürekli değil. Değişir; gider, denizdeki bir dalga gibi. Tek bir dalgayı kurtarmak, kendini kurtarmak için denizin sakinleşmesini, gelgitlerin durmasını mı istersin? Kendi güvenliğini satın almak için, ellerinin hünerini, kalbinin arzusunu ve aklının açlığını feda eder miydin?...."
syf 131

" ..şefkat olmadan sevgi uyumsuz olur, bir bütün olmaz ve uzun sürmez......"
syf 94

2 yorum:

Adsız dedi ki...

hmm sanirim bu kitabi alicam :-) blogun cok faydali tebrikler. psikoloji kitaplari almayi dusunurken bu blogu bulmam buyuk sans :) basarilar...

fusun dedi ki...

teşekkürler apache..