20 Kasım 2007 Salı

valla kurda yedirdin beni

".....Esasen bunların hepsi uydurma.
Samanyolu galaksisinin güneş sisteminin kokuşan bir gezegeni olan dünyada, insanoğlu insanoğluna kısacık bir an teğettir. Sonra herkes kendi meçhulune yollanır. Bir başına.
İnsanoğlunu insanoğlu kılan, insanoğlunun insanoğluna teğet geçtiği kısacık süredir: 'biz' öyle buyurduk.
Belki beşbin yıl öncesinin Mezopotamyasında, belki onbinyıl öncesinin Çininde. Öyle buyurduk.
'Anamızdan çocuk yapmayız!' dedik, türümüzü kedilerden ve iguanalardan ve eğrelti otlarından ayırdık. 'Zayıf kollanmalıdır!' dedik, su kaplumbağalarından, çakallardan ayrı durduk.
'Ne farkınız var?' diye soranlara, ya Darwin'le ya din kitaplarıyla karşı koyduk.
Doğa'dan doğal olmayanı talep ettik, insan olduk.
Bazılarımız olayı çok ciddiye aldı.
Güneşin bir alevden ağırlık ki üç defa milyon defa iki bin milyon ton
ne iyi, ne fena, ne güzel, ne çirkin, ne haklı, ne haksız olduğunu unuttu!
Kadıncık, bunlardan birisiydi.
Güneşi zaptetmeye kalktı.
Kül oldu.
Kerem gibi, yana yana
Oysa güneş deve dikenlerini de, kahkaha çiçeklerini de ısıtıyordu........"
syf 532


"... ...Kadıncık Dost'a: Portreden Şiran'a ne? Hangi bizon ilkelin biri resmini çizdi diye teslim olur?......"

".....Kadıncık Kadıncığa: İki huyun var Kadıncık. İki huyun var ki, benim cesaretimi kırıyor, umutsuzluğa düşürüyor, hayatımı altüst ediyor! Birincis vefa; tarihimi unutamıyorsun. İkincisi, adalet: Tülin için talep ettiğin adaleti, benim için de talep ediyorsun. Vefan beni acıtıyor.; İkrar-ı hak talebin, Şiran'ı. Üstelik Şiran tende can, Şiran Kadıncık'ın ta kendisi!......"
syf 542

Hiç yorum yok: