11 Ekim 2010 Pazartesi

saatleri ayarlama enstitüsü

".... Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız...." syf 8

"Zaten saatle insanı pek birbirinden ayırmazdı. Sık sık 'Cenab-ı Hak insanı kendi sureti üzere yarattı; insan da saati kendine benzer icat etti...' derdi. .... Saatin kendisi mekan yürüyüşü zaman, ayarı insandır." syf 31

"Maden kendiliğinden ayar kabul etmez. İnsan da böyledir. Salah, iyilik Hakk'ın bize lutufla bakışı sayesinde olur. " syf 32

"Şurada burada tesadüf ettiği yaymacılardan bu tip bozuk saatleri satın alıp ötesini berisini değiştirerek tamir ettikten sonra fakir dostlarına hediye ederdi: 'Al bakayım şunu! Hele bir zamanına sahip ol... Ondan sonrasına Allah kerimdir!..' sözü kendisine dert yananların - fakir olmak şartıyla- çoğuna cevabı idi. Böylece Nuri Efendinin sayesinde zamanına tekrar sahip olan insan sanki darıldığı karısı ile daha kolay barışabilir, çocuğu daha çabuk iyileşirmiş, yahut hemen o gün borçlarından kurtulacakmış gibi sevinirdi..." syf 32

".... O büyük bir ruh ve idealistti. Hayatta 'hep'i elde etmek için 'hiç'in kısır çölünde yaşamayı tercih etmişti." syf 49

"... Belkide şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir." syf 52

" Mektep gençlik için daima ehemmiyetlidir. Her şeyden sarfınazar o yaşlarda ömrün en azaplı meselesi olan 'Ne olacağım?' sualini geciktirir." syf 57

"Kitaplara bakarsanız, kendilerini dinlerseniz, insanoğlunun esas vasfı akıldır. Onun sayesinde diğer hayvanlardan ayrılır. Beylik sözüyle hayata hükmeder. Fakat kendi hayatlarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz. Bütün telakkileri hususi bağlanışları hep bu aklın varlığını yalanlar....." syf 80

"Bütün hayatım boyunca dikkat ettim. İnsanın daima en korktuğu şeyler başına geliyor. ...... Nuri efendi birden elindeki saati bırakarak:
- Bana kalırsa bu hiç de garip değildir. Belki tabii umurdandır. Hal yoktur, mazi ve onun emrinde bir istikbal vardır. Biz farkında olmadan istikbalimizi inşa ederiz. Aristidi Efendi bu tecrübelere başladığı ilk anda akibetini hazırlamıştı. Ölümü kendisinde hazırdı. Bunu bilmiş olmasına niçin hayret ediyorsunuz? demişti." syf 84


"Bu daima böyleydi. Ne kadar ciddi başlarda başlasın burada her iş beklenmedik neticelerle biterdi. Bu kahvenin bir adım ötesinde yüzde yüz gibi bakılan bir hesap, burada birdenbire en hafif ihtimal şekline girer, bir yığın gidip gelmeden sonra talihin bir alayı olurdu." syf 138

"... Amma burada eski mürekkepten anlamanızın da tesiri var. Hayır azizim şahane bir eser yazdınız!..." syf 295

"Daha doğrusu menfaatler istikametini değiştirirse mantık da değişir." syf 361


10 Ekim 2010 Pazar

parfümün dansı

"Bu tanrılara karşı gelmek mi efendim"
"Sanmıyorum. Beni yaratanlar ister tanrı ister şeytan olsun, planlarına karşı koymakta kullanacağım bu aklı da yarattılar....." syf 31

"Haritasız rehbersiz yolculuk yapan gezginler için her beklenmedik plan değişimi bir sevinç dalgası getirir. Bu sevinç parayla satın alınabilecek bir orospu olmadığı gibi, kur yaparak elde edilebilecek komşu kızına da benzemez. O, vahşi deniz gözlü bir su perisi, serüvenin sevgili kızı ve tehlikenin kızkardeşidir. Ve o illaki kadınsı bir duygudur. Erkekler onun o ender, kısa ömürlükucaklamasını yaşamak, mutluluğun incecik zarına yaptığı geçici basıncı hissetmek uğruna evlerini terkederler. Alobar da şu an onun kollarındaydı işte." syf 42

"...Oysa şimdi çocukları ilk defa olarak keşfediyordu. Bu keşif de yüreğinin her bölmeciğine sanki şeker üfürüyordu." syf 44

"Elindeki yapraklarla bacaklarındaki kalıntıları temizlemekte olan bir üçüncü nympha da sohbete katıldı. 'Herşeyi başlatan erkeklerin kıskançlıkları oldu,' dedi. 'Olimpos'taki tanrıçaları dışarı atıp yerine erkek tanrılar koymaya kalktılar." syf61


"Öğleden sonra saatleri birbirini izlerken gölgelerimiz de uzar. geceleri karanlıkta biz kendimiz de gölge oluruz." syf 87

""Kudra." "Kelime tıpkı kayaların arasından yüzen bir balık gibi çıktı ağzından." syf 103


"Bilgeliği ellerinde tutanlar, onu her gelen serseme öylece sunamazlar. İnsanın onu alabilmek için hazırlanmış olması gerekir. Yoksa ona yararından çok zararı dokunur. " 105

"Kudra'nın gözkapakları indi, kara üzüm kabuğundan dikilmiş keseye benzedi." syf107


deniz - 2005 man booker ödülü

"Diğer insanların da büyüdüklerinde nasıl olacakları konusunda hem belirsiz hem de kesin hayalleri var mıydıdiye merak ediyorum. Umutlar, büyük amaçlar, geçici tutkular gibi şeyleri kastetmiyorum. ............ O zamanki gerçekliğin sisleri arasından büyük bir mutlulukla hayal edilmiş şu ana hasretle baktığımda, daha öncede söylediğim gibi kendimi tam gelecekte hayal ettiğim kişi olarak buldum; tam böyle güneşli ve ılık havayla yıl sonunun yaklaştığı; yaprakların uçuştuğu, aydınlığın hissedilmeden gündüzlerden yavaşça çekildiği ve sokak lambalarının her geçen akşam biraz daha erken yanmaya başladığı tam bu mevsimde, tıpkı bunun gibi bir odada, küçük masama yaslanarak kaptan koltuğumda oturan keyifli merakları ve çok az hırsı olan bir adam. Evet işte ergenliğin çocukluktaki zor katlanılır deneyimsiz sezgilerden geriye hiçbir şeyin kalmadığı, küçükken kafama takılan herşeyin çözüldüğü, tüm gizemlerin anlam bulduğu ve zamanın son sessizliğe kadar neredeyse hissedilmeden altın damlalarla akıp durduğu bir tür uzun pastırma yazı, dinginlik ve sakin bir kayıtsızlık hali olacağını düşünüyordum." syf 66

2 Ekim 2010 Cumartesi

İskenderiye Dörtlüsü - Justine

"...günler, düşlerin arasını dolduran boşluklardan başka bir şey değildi, zamanın, edimlerin, bitmez tükenmez konuşmaların arasını dolduran... Ölü şeylerin kıyılarına burnunu sürten anlamsız işler gelgiti, hiçbir iklime girmeyen, bizi hiç biryere götürmeyen, bizden olanaksız olan dışında hiçbir şey istemeyen bir varoluş." syf 19


"- Bir kadınla üç şey yapabilirsin: Ya onu seversin, ya onun için acı çekersin ya da onun için yazarsın." syf 23

"İlkbahar başlarında kuşlar kenti henüz uyandırmadan önce..." syf 26


".... düşünce oyununun bir parçası olarak bile bile safsataya başvuran Akdeniz kafa yapısının...."

"'Gövdelerin işi bitince insanda ruhların işi başlar Gövde uyanınca ruh uyur, ruh uyuyunca gövde ayaklanır.' Ardından tek bir gök gürlemesi daha: 'Kötülük ayartılmış iyiliktir.'" syf 44

"Başka bir yerde, "Her erkek," diye yazıyor ve yazdığı sözcükleri tekrarlayan boğuk, kederli sesi şimdi kulağımda:" Her erkek çamur ve iblis karışımıdır, hiçbir kadın bunların her ikisini de doyuramaz." "syf 52

"Bir kentte sevdiğiniz biri yaşadığı zaman orası bir dünya olur." syf 65

"- Bu akşam çok dalgınsın. Neyin var? diye sorduğu zaman ona can çekişen Amr'ın (1) şu sözleriyle yanıt vermek geldi içimden: "Sanki cennet yeryüzüne inmiş de, ben ikisinin arasında kalmışım, bir iğne deliğinden soluk almaya çalışıyorum."

1: İskenderiye fatihi Amr bir ozan ve askerdi. Arap istilasıyla ilgili olarak Forster şunları yazıyor: "Kente dokunmaya hiç niyetleri yoktu, ama bir çocuk eline geçirdiği saati nasıl parçalarsa öyle yakıp yıktılar. Bin yılı aşkın süre işe yaramadı.L.D. syf 93